Genel

Zalimin sofrasında oturan da zalimdir – Kutay Meriç

Sahibi ve sorumlusu olduğum www.antalyasokaklari.com internet sitesinde 29 Ekim’de yayınlanan “Antalya’ya Cami-Cemevi projesi” başlıklı haberimiz nedeniyle, CHP’den AKP’ye geçmiş belediye meclis üyesi Ercan Merthatun ve ismini henüz bilmediğimiz kimi dernek yöneticileri tarafından bir dava açmak tehdidi ile karşı karşıya kaldık.
Haberde, genel seçimlere birkaç gün kala AKP’li büyükşehir belediye başkanı Menderes Türel ile Alevi Kültür Derneklerinin organizasyonuyla yapılan yemekli bir toplantı, “Antalya’ya cami Cemevi projesi” başlığıyla verilmişti.
Merthatun’un attığı mesajlardan anlaşıldığı kadarıyla esas problem edilen meselenin haberin internet sitemizde Cami-Cemevi tartışması olarak verilmiş olması. Ancak, Menderes Türel’e yakınlığı ile bilinen bir gazetenin “Cami-Cemevi ayrıştırılamaz” manşetiyle çıkması ne Merthatun’u ne de Alevi örgütü temsilcilerini rahatsız etmemektedir.
Oysa esas mesele, Merthatun ve zalimin sofrasına oturanların AKP’li bir siyasetçiden, belediye başkanından 1 Kasım genel seçimlerine 3 gün kala Cemevi istemeleridir. Yapılmak istenen açıkça AKP’nin Cemevlerine karşı olmadığı, Alevilere sıcak baktığı algısının oluşturulması operasyonudur.
Aynı gün içinde iki CHP’li belediyenin de ziyaret edilmiş olmasının amacı açıktır. Esas görüşmek istenilen ve algı operasyonu yapılacak olan AKP’li Büyükşehir belediye başkanına yapılacak ziyaretin kamufle edilmesidir.
Velev ki niyet iyi olsun Cemevi istemek için gidilmiş olsun. Seçime üç gün kala yapılan ziyaretin bu zamanlaması iyi niyet olarak değerlendirebilir mi?
Merthatun’a bir basın organını dava açmak ile tehdit etmek yakışabilir. Zaten mensubu olduğu parti ve yandaşları neredeyse bütün medyayı ama satın alma yoluyla ama baskı ile sindirmiş durumda. Türkiye basın tarihine “Havuz medyası” kavramını da kazandırdılar. Peki ama Alevi örgütü yöneticisiyim diyenler, solcu olduklarını iddia edenlerin ilerici sol muhalif bir internet sitesi için akıllarına ilk gelen dava açmak oluyor. İşte bunun anlaşılması kabul edilmesi tahammül edilmesi mümkün değildir. Bu dernek başkanlarından aynı kararlılığı gerici çetelere Antalya Cemevinin hedef olarak gösterildiği yerel basındaki yazılara da göstermelerini beklerdik.
Merthatun, bizi inançların suiistimali ile suçlamış. Yani sen CHP’den AKP’ye geçeceksin ve Alevi toplumunun oylarını AKP’ye kaydırmak için her türlü siyasi suiistimali yapacaksın sonra habercilik yapanları ve solcuları suçlayacaksın.
Merthatun attığı mesajlarda, Tuzluçayırdaki Cami-Cemevi projesinin cemaatin ve İzzettin Doğanların işi olduğunu, partisi olan AKP’nin işin içinde olmadığını söylüyor. Biz hatırlatalım, Tuzluçayırdaki Cami-Cemevi projesinde Temel atma töreninde eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, şu an AKP Şanlıurfa milletvekili adayı olan Faruk Çelik de hazırda bulunmuştu. Partisi o günlerde henüz cemaatle kavgalı değillerdi.
Merthatun ve zalimin sofrasına oturanlara sormak isteriz. Menderes Türel Cemevlerini Alevilerin ibadethanesi olarak mı görüyor yoksa kültürevi olarak mı? Yoksa “İslamın tek ibadethanesi camidir” anlayışının karalı bir savunucusu mu? Onüç yıllık iktidarlarında her şeye muktedir olanların hala niye Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmediğini bunun yasal düzenlemesinin neden yapılmadığını Türel’e sordunuz mu? Sorduysanız ne cevap verdi?
Ankara katliamının acısının hepimizin ruhunda açtığı yaralar henüz tazeyken, kaybettiklerimizin en az yarısının alevi kökenli yurttaşlarımız olduğu da ve birçok cenazenin Cemevlerinden kaldırılmışken, Alevilerin, AKP eliyle silahlandırılan gerici çetelerin Ankara’ya kadar gelmelerinin korkusunu yüreklerinde hissettikleri bir dönemde zalimin sofrasında Cemevi istemenin akılla izahı yoktur. Türkiye tarihinin gördüğü en büyük Alevi düşmanı iktidarın altında yaşadığımız bugünlerde AKP’yi aklayacak hoş gösterecek işler Alevi örgütlerinin işi olamaz.
Alevilerin hakları için mücadelesi meselesi “Biz Cemevi ve diğer istek ve taleplerimizi elbette belediyelerden, hükümetlerden ve devletimizden isteyeceğiz.” Hafifliğine indirgenebilir mi? İstediğin devletin ya da belediyenin siyasi kimliğinin Alevilere karşı genel tavrının, siyasal konjonktürün hiç mi önemi yok.
Tüm kamuoyuna ve özellikle Alevi toplumuna söylemek isteriz ki, Antalya alevi toplumu üzerine AKP’nin özel bir operasyon yürüttüğü bir kent olmuştur. Bu kent özellikle hedef olarak seçilmiş ve gerekli aktörler bulunmuştur. Sedir restaurant’ta biri geçen yıl iki yemekli toplantı. SU Otel’de Alevi çalıştayı gibi işler bunun açık kanıtıdır. Açıklamalarında bulunan daha çok CHP için söylenen “Aleviler hiçbir partinin arka bahçesi değildir” cümlesi bile edilen yer ve zamana bakıldığında AKP’ye oy atın çağrısıdır.
Alevilerin hak ve talepleri bu ülkenin devrimcileri tarafından yıllarca dile getirilmiş ve bedellerde ödeyerek mücadelesi verilmiştir.
1979 yılında Sünni kökenli 17 yaşında genç bir devrimci olarak Maraş katliamını protesto ettiğim için nasıl beş ay Mamak askeri cezaevinde yattıysam, zalimin sofrasına oturanların açacağı davalardan da şerefimizle gider yatarız. Ama o sofrada haram lokma yiyenlerden başta Alevi halkının hesap soracağından kimsenin kuşkusu olmasın.

Kutay Meriç
antalyasokaklari.com isim hakkı sahibi ve sorumlusu
Halkevleri Genel Yürütme Kurulu Üyesi Akdeniz Bölge Temsilcisi

Benzer Yazılar