MANŞET SOKAK ÜNİVERSİTE

Antalya Dayanışma Akademisi’nin ikinci dersi: ‘Savaş, Göç ve Ekoloji’

Antalya Dayanışma Akademisi’nin ikinci dersi Savaş, Göç ve Ekoloji konusuyla Bademaltı Art Cafe’de gerçekleşti. Yoğun katılımın olduğu söyleşiyle konuşmacı olarak Yard. Doç. Dr. Bülent Şık katıldı.

Antalya Sokakları- Antalya Dayanışma Akademisi ikinci dersi için Bademaltı Art Cafe’de Antalyalılarla buluştu. Akdeniz Üniversitesi’nden ihraç edilen  Yard. Doç. Dr. Bülent Şık’ın katıldığı söyleşiye  hava şartlarına rağmen ilgi yoğundu. Savaş, Göç ve Ekoloji başlığı altında birçok konunun  konuşulduğu söyleşi de Bülent Şık, “Savaş her açıdan bir yıkımdır: İnsan eliyle yaratılan maddi dünya ve en önemlisi gelecek nesiller büyük zarar görür. Savaş insanlarda gelecek hissinin kaybını yol açan bir olaydır” dedi.

Türkiye ve göç arasındaki ilişki hakkında konuşan Bülent Şık, “Birleşmiş Milletler  Yüksek  Komiserliği geçe yıl 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde yayınladığı raporunda dünyada çatışma veya savaşlar nedeniyle zorla yerinden edilen insan sayısının 65,5 milyona ulaştığını belirtiyor. Türkiye  Göç-Der adlı bir kurumun yayınladığı bir raporda Güneydoğu’daki çatışmalar nedeniyle 1987 yılından  bu yana 3 milyon insanın göç ettiğini veya zorla yerinden edildiğini belirtiyor. Suriye’deki savaştan kaçarak ülkemizi sığınan 3 milyon insan hukuken mülteci statüsünde bulunmuyor. Ülkemizde mülteci durumunu düzenleyen  bir yasa yok. Dolayısıyla bir vatandaşlık başvurusunda bulunamıyorlar. Onlara bu hakkı tanıyan başka ülkelere gitmek için kaçak yollardan  çürük teknelerle hayatlarını tehlikeye atarak denize açılmalarının en önemli nedeni de bu” ifadelerinde bulundu.

img_1086

SAVAŞ VE EKOLOJİK KİRLENME
“Toksit ve zehirli madde canlı organizmalara ağız, solunum deri vb. yollarla  girdiğinde sağlığı bozan veya ölüme sebep olan kimyasal maddelerdir” diyen Bülent Şık, ortaya çıkan kirliliğin nesiller boyunca canlılara etki ettiğinin altını çizdi.

Savaş ve ekolojik kirlenmeyi örnekler üzerinden açıklayan Bülent Şık, ” Vietnam savaşında Amerikan ordusu tarafından kullanılan ‘Agent Orange’ açığa çıkarttığı son derece zehirli dioksin  maddesi nedeniyle ülke genelinde 100 milyon dönüm toprağı kirletti. Kullanılmasının  üzerinden 45 yıl geçmesine rağmen bu topraklar üzerinde yetiştirilen gıdalarda hala yüksek oranda dioksin kalıntısı tespit ediliyor. Yıllar içerisinde 400 bin insan dioksin maruziyeti sonucunda açığa çıkan hastalıklardan  hayatını yitirirken; en az 500 bin çocuğun kusurlu doğduğu belirtiliyor” dedi.

Bülent Şık, günümüzde de Gazze, Irak ve Suriye’deki savaşın ekolojik kirliliğe sebep olduğunu belirtti. Ayrıca, “Gazze savaş nedeniyle binaları, binaları, petrol depolama tesisleri harap olmuş bir bölge. İçme suyu altyapısının tahrip edilmesi sebebiyle nitratlı birleşiklerin sulara buluşmasının önlenememesi önemli bir sorun. Bu bulaşık sularının içilmesi nedeniyle ortaya çıkan ‘Mavi  Bebek Sendromu’ hastalığına sebep oluyor” şeklinde konuştu.
“Seyreltilmiş uranyum, atom silahı veya atom enerjisi santrali için yakıt üretmek amacıyla uranyum zenginleştirilmesi  sonucunda ortaya çıkan bir yan üründür” ifadelerinde bulunan Bülent Şık, Ortadoğu’daki pek çok savaşta ve bugünde Suriye’de Kullanıldığının altını çizdi.

img_1082

“EKOLOJİK KİRLİLİĞİ TEMİZLEMEK ÇOK ZOR”
Aynı zamanda Seyreltilmiş uranyumun yaşamı tehdit ettiğini vurgulayarak, “Seyreltilmiş uranyum mermileri hedefe çarptığında dağılıyor  ve yarısı radyoaktif toza dönüşüyor. Solunduğunda ölümcül olan bu toz, toprak ve şu kaynakları  başta olmak üzere çevredeki her şeye bulaşıyor. İçme suları ve o bölgedeki yarın ürünlerinin yüksek oranda radyasyon içermesine  sebep oluyor” dedi.

Savaşın getirdiği kimyasal kirliliği temizlemenin  mümkün olup olmadığı hakkında ise Bülent Şık, “Bu atıkları temizlemek çok zor. Radyoaktif kirlenmeyi temizlemek için henüz bir yöntem geliştirilemedi. Kalıcı şekilde kirlilik yaratan kimyasallaRın pasaporta ihtiyacı yok sinir tanımazlar. Bu  kirlilik er veya geç ülkemiz topraklarına ve nihayetinde bütün yeryüzüne ağır ağır dağılacaktır” şeklinde konuştu.

Söyleşiye katılanların soruları ve katkılarının ardından Antalya Dayanışma Akademisi’nin ikinci dersi sona erdi.

da

Benzer Yazılar