KENT MANŞET SOKAK SOKAK YAZILARI

Boğaçay’da denge bozulmamalı – Doç.Dr. Nihat Dipova*

Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Nihat Dipova Boğaçay projesinin yol açabileceği riskleri yazdı.

KIYI ÇİZGİSİ
Kıyı şeritleri, kendilerine etkiyen rüzgâr, dalga, akıntı gibi çeşitli dış etmenler, kendilerini besleyen akarsular gibi kaynakların ve malzeme kaybına yol açan çeşitli faktörleri etkisi altında binlerce yılda dinamik bir dengeye ulaşır. Böylece, kıyı dengesini bozacak bir gerekçe olmadığı sürece kıyılarda önemli ölçüde erozyon (kıyı gerilemesi) gözlenmez, tersine sediman (kum-çakıl) birikmesi şeklinde bir kıyı ilerlemesi gözlenir.

Kıyı dengesini bozan ve kıyı erozyonuna neden olan faktörlerin en önemlileri; kıyıdan kontrolsüz bir şekilde kum-çakıl alınması, kıyıyı besleyen malzemenin kıyıya ulaşmasının engellenmesi (kıyıya yakın bölgelerde akarsu yatağından kum-çakıl alınması ve kıyıya yakın bölgelere baraj yapılması) ve bilinçsiz kıyı yapısı inşa edilmesi sonucu kıyıdaki sediman dengesinin bozulmasıdır.

Büyük hacimdeki malzemeyi denize taşıyan nehirlerin üzerinde barajların yapılması ve akışlarının kesintiye uğraması sonucu kıyının sürekli erozyona maruz kalması dünyanın birçok yerinde görüldüğü gibi ülkemizde de görülmeye başlamıştır. Kızılırmak nehri üzerinde 1987 yılında Altınkaya barajı ve 1991 yılında Derbent barajının kurulması sonrasında bu barajlarda su ve malzemenin tutulmasıyla ırmağın ağız kısmındaki deltada gerileme başlamıştır. Benzer bir süreç Yeşilırmak üzerinde Suat Uğurlu (1982) ve Hasan Uğurlu (1982) barajlarının tamamlanması sonucu Yeşilırmak deltasında da gözlenmiştir. Batum (Gürcistan) kıyılarının da gelecekte kıyı erozyonu ile karşı karşıya kalması söz konusudur. Batum sahili esas olarak Çoruh Nehri’nin taşıdığı sediman ile beslenmektedir. Çoruh barajları sonrasında bu kaynağın %83 oranında azalması Gürcistan kıyıları için potansiyel erozyon tehlikesi taşımaktadır.

Dalgakıran, mendirek gibi kıyı yapıları, sahile taşınan malzemede bir azalma olmasa dahi kıyı şeklinin değişmesine ve bölgesel erozyonlara neden olur. Kıyıya paralel bir sediman taşınımı söz konusu olduğunda kıyı yapısının bir tarafında birikme diğer tarafında ise erozyon oluşur. Bu durum ise özellikle doğal peyzajın önemli olduğu alanlarda kıyı geometrisi bozulur.

KONYAALTI SAHİLİNDE KIYI EROZYONU
Konyaaltı kumsalında Gürsu sahilinde fırtına sonrası kıyıda gerçekleşen tahribatlar bir kıyı erozyonu kuşkusunu uyandırmıştır. Kıyıdaki erozyonun büyüklüğünü araştırmak için 1934 tarihli 1:25000 ölçekli topografik harita ile 2016 tarihli DigitalGlobe uydu görüntüsü üst üste çakıştırılmış ve zaman içinde oluşan değişim incelenmiştir.

Şekilde görüldüğü gibi Boğaçay’ın doğusunda erozyon belirgindir. Boğaçay çıkış ağzı civarında 70 m, dalga etkisine karşı kıyı duvarı inşa edilmek zorunda kalınan Gürsu sahilinde ise ortalama 50 m gerileme ölçülmüştür.

Bu erozyonun sebebinin, kumsalı besleyen sediman kaynağında ortaya çıkan azalma olduğu düşünülmektedir. Antalya ilinde nüfus artışı ve turizm yapılaşmasına paralel olarak, 1980’li yılların sonundan itibaren büyük oranda kum-çakıl ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu talep şehir merkezine en yakın olan Boğaçay yatağından karşılanmıştır. Yıllarca sahile kum-çakıl taşınımının engellenmesi kumsalda erozyon ile sonuçlanmıştır.

KIYI İLERLEMESİ (BİRİKME)
Yüksek kotlu coğrafyalardan kaynaklanan ve hızlı akışa sahip olan akarsular önemli bir hacimde kum-çakıl kaynağıdırlar. Çevredeki birçok kıyı ovası bu tür akarsuların taşıdığı sedimanla oluşmuştur (örn. Patara, Aksu). Boğaçay Ovası’da Boğaçay’ın taşıdığı malzeme ile oluşmuştur. Bu sediman miktarını bir örnekle açıklamak mümkündür. Aşağıdaki şekilde (soldaki resim) 90’larda çay yatağından kum-çakıl alımı sonucu ortaya çıkan gölün 2005 yılındaki hali görülmektedir. Oluşan gölün alanı yaklaşık 250.000 m2 dir. Zaman içinde taşınan yeni malzemelerle gölün dolduğu, 2015’te alınan görüntüde ise çukurluğun hemen hemen kapandığı gözlenmiştir (sağdaki resim).

Çay yatağından malzeme alımı yapılmadığı sürece doğa kendini tamir edecek ve sahildeki gerileme tersine dönüp sahil eski haline gelebilecektir. Bu durum bizlere başka bir ip ucu daha vermektedir. Çay yatağında yapılacak herhangi bir derinleştirme, gelecekte taşınacak malzeme ile dolacak ve sürekli bir işletme maliyetine yol açacaktır.

SONUÇ
* Boğaçay gibi taşkın riski bulunan akarsularda dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da sediman (kum-çakıl) dengesinin korunmasıdır.

* Akarsunun taşıdığı sediman kumsalı (plaj) besler ve kıyı erozyonuna karşı direnç oluşturur. Sediman taşınımı kesildiği zaman kıyıda erozyon gerçekleşir. Örneğin Boğaçay kum-çakıl ocaklarının Gürsu sahilinde sebep olduğu erozyon 50m ye kadar gerilemeye sebep olmuş, ve erozyonun etkileri 800 m genişlikte hissedilmiştir.

* Taşkını önlemek (veya kıyıya kıyı yapısı yapmak) amacıyla, çay üzerinde akış yukarı baraj yapılırsa kumsalda erozyonla mücadele etmek zorunda kalınır.

Kıyı erozyonu gerçekleştikten sonra çözüm olarak önerilebilecek kıyı mahmuzu, Konyaaltı kumsalının doğal peyzajına uygun olmayacağından, kıyı erozyonuna neden olacak faaliyetlerden kaçınılarak koruyucu önlemler alınmalıdır.

* Akarsunun taşıdığı sediman konusuna başka bir açıdan daha dikkat etmek gerekir. Boğaçay kum çakıl ocakları kapandığında dere yatağında oluşmuş bulunan göl yaklaşık 10 yıl içinde tamamen dolmuştur. Bu da demek oluyor ki; akarsu kotunu düşürerek oluşturduğumuz yapılar sedimanla dolacaktır. Sürekli ve yüksek işletme maliyetine sebep olacak şekilde bu dolgunun taranıp sahile serilmesi gerekecektir (taranan dolgu yapı malzemesi olarak kullanılırsa, sahile serilmezse yine kıyı erozyonu oluşacaktır).

*Doç.Dr. Nihat DİPOVA Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

Benzer Yazılar