DOĞA

Eğitim Sen: Çevre ve kültür değerleri ranta kurban edilmemelidir

Antalya Sokakları- Antalya’nın doğasına ve tarihsel değerlerine yapılan saldırıların pandemi sürecinde daha da yoğunlaştırılmasına karşı Antalya Eğitim Sen’den açıklama.

Antalya Eğitim Sen adına açıklamada bulunan Nurettin Sönmez ”bir taraftan Toroslar’da HES, taş ocakları yerel halkın bütün itirazlarına rağmen doğal yaşamı tehdit etmeye devam ederken, diğer yandan sahillerin halk tarafından kullanılmasının önünü kapatacak adımlar atılmaya başlandı.Gazipaşa, Belek ve Kadriye plajlarından sonra, şimdi de Olimpos özgün yapısından koparılarak ranta açılıyor.” dedi.

PLAJLAR RANTA AÇILIYOR

Bu bölgelerin halka kapatılıp kitle turizmine açıldığının söyleyen Sönmez ”Gazipaşa ilçesinde bulunan doğal sit alanı statüsündeki Selinus sahilini, 12 binin üzerinde yatak kapasitesine sahip 5 yıldızlı otellere açan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayladığı imar planına dayanarak yapılan parselizasyon çalışması tamamlanmış durumda. Bu adımla sahil büyük oranda halka kapatılırken kitle turizmine açılan sahil rant alanına dönüştürülmüş oluyor. Belek ve Kadriye’de yapılan plan değişiklikleri ile halkın kullanımında olan toplamda 1383 metre uzunluğa sahip halk plajı sahil bandının 540 metreye düşürülerek halka kapatılıp ranta açıldığı görülmektedir. Kadriye. Belek bölgesi flora ve fauna elamanları açısından zengindir. Orman, akarsular, tarım alanları, kıyı kumulları, kumul bitkileri, deniz kaplumbağaları (Caretta Caretta) ve kuş türleri ile farklı zenginlikler sergiler. Ancak bölgede yapılan plan değişiklikleri sonucunda hızla gelişen turistik tesisler, bu zenginliği olumsuz yönde etkilemiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yapmış olduğu çevre düzeni planı ve imar planı düzenlemeleri ile; Belek ve Kadriye sahilleri tamamen halkın elinden alınarak ranta teslim edilmiştir. Halk tarafından kullanılan alanlarda Turizm Tesis Alanlarına dönüştürülmüştür. Bu planlamada halkın denize girebileceği sadece 259 metre ve 1000 kişilik bir plaj alanı bırakılmıştır.” dedi.

SALDIRI SADECE GAZİPAŞA VE BELEK SAHİLLERİ İLE SINIRLI DEĞİLDİR 

Olimpos’un özgün yapısının bozulmasına dönük çalışmaların başladığını vurgulayan Sönmez, ”Saldırı sadece Gazipaşa ve Belek sahilleri ile sınırlı kalmamıştır. Olimpos’a da göz dikilmiş durumda. Birinci derece sit alanı olan Kumluca ilçesindeki Olimpos bölgesini üçüncü derece arkeolojik sit alanına çeviren yeni plan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanmış ve Olimpos’ta da yasal, ranta dayalı yapılaşmanın önü açılmış oldu.Dünyaca ünlü 1’inci derece sit alanı olan bölge 3’üncü derece sit alanına dönüştürüldü. Tarihi olarak Likya medeniyetinin en önemli liman şehirlerinden biri olan Olimpos, sahip olduğu tarihsel değerleri, sahili, endemik bitkileri ve doğasıyla tüm dünyada biliniyor. Alınan kararla betonlaşmaya izin verilmeyeceği açıklansa da yapılaşmanın ve yoğunluğun artacağı ortada. Bu kararla yapılaşma yoğunluğunun önü açılarak bölgenin doğallığı ortadan kaldırılacaktır.” dedi.

SAHİLLER PATRONLARA PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR

İktidar partisi bakanları ile belediye başkanları arasındaki tartışmalara değinen Sönmez,”Sahillerimizin nasıl rant alanına dönüştürüldüğünü iktidar partisi bakanları ile Belediye Başkanlarının kendi aralarında yaşadıkları canlı tartışmalar ele vermektedir.Serik Belediyesi’nin AKP’li başkanı Enver Aputkan ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy arasında video konferans toplantısında yaşanan tartışma ve bir önceki AKP’li belediye başkanının 500.000 lira rüşvet aldığının itiraf edilmesi sahillerin patronlara nasıl peşkeş çekildiğini ispatlar niteliktedir.Kültür ve Turizm Bakanlığının uygulamaya koyduğu bu yağma planlarına karşı ilgili ilçelerdeki CHP’li belediye başkanları ile Büyükşehir belediye başkanının onay veriyor olması ve işlenen suçun bir parçası haline gelmiş olmaları düşündürücüdür.” denilerek talepler sıralandı.

1.Gazipaşa, Belek ve Kadriye plajları halkın kullanımında kalmalı, ranta açılmamalıdır.

2.Olimpos’ta yeni yapılaşmaya izin verilmemeli doğallığı korunmalıdır. Çevre ve kültür değerleri ranta kurban edilmemelidir.

3.Ormanların ve kıyıların, doğal ve tarihsel zenginliklerin tahrip edilmesi önlenmelidir.

İnsana, doğaya, kıyılara, akarsulara, göllere karşı saldırıları birlikte mücadele ederek önlenebileceğini söyleyen Sönmez ”Yaşadığımız pandemi süreci doğaya sahip çıkmamızın önemini bir kez daha göstermiştir.İnsanın sömürülmediği, doğanın yağmalanmadığı bir dünya mümkün.” diyerek açıklamayı sonlandırdı.

 

 

 

 

 

 

Benzer Yazılar