EĞİTİM

Atanıp göreve başlayamayan öğretmenler anlatıyor (I): “Kazandığım öğretmenlik hakkımı istiyorum”

MEB 18 Mart’ta atamasını yaptığı 20 bin öğretmenin görevlendirmesini yapmadı. Ataması yapılan ancak özlük hakları olmadığı için maaş alamayan öğretmenlerin sağlık güvenceleri de yok. Görevlendirme için çalıştığı kurumlardan ayrılan birçok öğretmen işsiz kaldı. Aralarında ev sahibi tarafından evden çıkarılmak istenen de var, üç kuruş ücretli öğretmenlik maaşını kaybettiği için kara kara düşünen de. Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Nur Kaplan ortada bırakılan öğretmenlerle konuştu

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 18 Mart tarihinde 20 bin öğretmen ataması yapıldı. Erdoğan, bu atamaları “müjde” olarak açıkladı. Ancak COVID-19 salgınının yaşanmasıyla birlikte eğitime ara verilmesi sonrası görevlendirmeler gerçekleşmedi. Çoğu öğretmen, atamalarının açıklanmasının ardından çalıştıkları kurumlardan ayrıldı. MEB’in atamasını yaptığı ancak özlük hakları olmadığı için maaş alamayan öğretmenlerin sağlık güvenceleri de yok.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası öğretmenlerin göreve başlamasında herhangi bir engel olmadığını açıkladı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, okullar açıldığında göreve başlayacaklarını ve hak kaybına uğramadıklarını söylüyor. Ancak şu anda atanıp göreve başlayamayan pek çok öğretmen geçim sıkıntısı yaşıyor. Kararname bekliyorlar ve kazanılmış haklarını talep ediyorlar.

Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi olan Nur Kaplan, atanan fakat göreve başlatılmayan öğretmenler ile bu süreçte yaşadıkları problemleri konuştu.

“Cüzdanımda 20 lira ile 3 hafta geçirmeye çalışıyorum”

27 yaşında KPSS’ye iki kez hazırlanan öğretmen, atanmasının ardından çalıştığı fabrikadan çıktığını ifade etti. “Bize hak kaybımız olmayacağı söyleniyor ama şubat, marttan beri hakkımız kayboluyor ve bizim halimiz ne olacak diye sorduğumuzda bakan bize kızıyor” diye belirten öğretmen atandığına pişman ettiklerini şöyle anlattı:

Keşke atamasaydınız da biz de işten çıkmayıp işimize devam edebilseydik. Bu süreçte tüm öğretmenler hakkını alırken biz sadece beklemekle ve virüs zamanında zor şartlarda geçinmekle meşgulüz. Babamdan para istemeye utandığım için artık cüzdanımda 20 TL ile 3 hafta geçirmeye çalışıyorum. Teşekkürler MEB böylesine bir unutulmuşluğu bize yaşattığın için.

18 Mart’ta atandığını belirten sınıf öğretmeni ise hiçbir kanuni sebep olmamasına rağmen bekletildiklerini ifade etti ve “Soruyorum; her gün dinini dört dörtlük yaşadığını söyleyen MEB yetkilileri acaba şimdi kaç yetimin hakkıyla orucunu açıyor. Çalışıp emeğimle kazandığım bu hakkın kişi ve şahıslara takılması ne büyük acı. Hastaneye gitmeye bile güvencem yok. Neden atadınız bizi? Atanmasak üç beş kuruş ücretli maaşıyla geçinmeye çalışıyorduk” sözleriyle devam etti.

Diyarbakır’da yaşayan bir başka öğretmen ise 23 Nisan’da çocuğuna oyuncak alacağına söz verdiğini, hayallerinin nasıl yarım kaldığını şu sözlerle anlattı:

Yıllardır bu sınav için hazırladım ve kazandım ama yarım kaldı. Atanınca 23 Nisan’da oğluma istediği oyuncağı almak için söz vermiştim ama alamadım. Çocuğum bile atandın ama almıyorsun, yalan söylüyorsun diyor. Atamaya güvendik, biraz rahat ederiz dedik ama maddi olarak çok yorulduk. Bütün hayallerim yarım kaldı.

“Ev sahibimiz evi boşaltın diyor”

Antalya’da bir özel okulda ağır şartlarda çalıştığını aktaran öğretmen atanma haberine bile bir iki gün sevinebildiğini, sonra yine belirsizlik içine girdiğini ifade etti. Öğretmen, ev sahibinin kendisine evden çıkma yönünde yaptığı baskıyı şöyle anlattı:

Atamam kesinleştiği için ev sahibimize evden bir hafta içinde çıkacağımızı söylemiştik. Ev sahibimiz şu an ‘Çıkacağım dediniz hala çıkmadınız, evi boşaltın ve başınızın çaresine bakın’ diyor. Başka şehre atandığım için şu an Antalya içinde başka eve taşınma şansım yok. Kararname gelmediği için ve atandığım il ulaşıma kapalı olduğu için taşınamıyorum da. Ayrıca, özel okulda internet üzerinden ders vermeye devam etmek zorundayım geçinebilmek için. Ev sahibim her gün arıyor, çıkmamız için. Artık önümüzü görebilmek istiyoruz.

“Öleceksin demedikleri sürece hastaneye gitme imkanım yok”

30 yaşında görsel sanatlar öğretmeni olarak çalışan bir başka öğretmen ise hiçbir sağlık güvencesinin olmadığını, özellikle salgın günlerinde hastaneye gitmesi gerekse gidecek imkanının bile olmadığının altını çizdi. “Öleceksin demedikleri sürece hastaneye gitme imkanım yok. Saçlarım beyazladı iki aydır” diye sözlerine devam eden öğretmen psikolojisinin hiç iyi olmadığını artık hayal dahi kuramadığını belirtti.

“Ailemden ve arkadaşlarımdan borç alarak idare ediyorum”

Ücretli öğretmenlik başvurusu reddedildiği için bir özel eğitim meslek okulunun öğrenci servisinde servis hostesi olarak çalışmaya başladığını ifade eden 23 yaşındaki Türkçe öğretmeni, sabah 7’de 9’a kadar servis işlerinin sürdüğünü anlattı. Okulda yeterli personel olmadığı için sınıf temizliği, mutfak temizliği, yemek dağıtımı ve yemekten sonra yemekhane temizliği ve bir süre tuvalet temizliği işlerini yapmak durumunda kaldığını ifade eden öğretmen, yaşadığı bir olay üzerinden atanmış öğretmenlerle aralarındaki farkı şöyle anlattı:

Hatta bir gün okuldaki kadrolu ve ücretli öğretmenler, öğretmenler gününde, öğretmenler odasında pasta kesip kutlama yaptılar. Ben o gün tuvalet temizleyip yemekhaneye dönmüştüm. Atanmış öğretmenlerle aramızdaki o fark beni çok üzmüştü. Aylarca bu işte çalıştım. Okullar kapandı, servis işi de bitmiş oldu benim için. İşten çıkarma yasaklanınca patronum beni çıkartmamış ceza yememek için. Ücretsiz izne çıkarılmışım. O yüzden sigortam işliyor sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyorum şimdilik.

“Atanınca şunları yapacağım” şeklinde hayal kurduğunu belirten öğretmen, 18 Mart’ta atandıktan sonra yaşadığı süreci “Atandığım halde aynı şekilde başlıyor cümlelerim. Atanmışım gibi gelmiyor artık. Ailemden ve arkadaşlarımdan borç alarak idare ediyorum bir süredir. İki aydır kiramı ödeyemiyorum, telefon taksitimi arkadaşımdan borç alarak ödedim. Faturalarımı ödeyemiyorum. Maddi zorluklar iyice yoruyor. Ev sahibime karşı mahcup hissediyorum kira ödeyemediğimiz için” sözleriyle ifade etti.

Milli Eğitim Bakanı’nın yaptığı açıklamaları bahane olarak gördüğünü belirten öğretmen öfkeli olduğunu ve taleplerini şu sözlerle ortaya koydu:

Taleplerimiz çok net: Daha önce yapıldığı gibi, hatta yönetmelikte de yazdığı gibi, kararnamelerimiz elektronik ortamdan gönderilsin. Sözleşmemizi e-imza ile imzalayabiliriz, banka hesabını internet üzerinden açabiliriz. Günümüz teknolojisi tüm bunlara izin verirken, biz atanmışken, okulumuz varken, çoğumuzun ders programı bile belliyken Milli Eğitim Bakanı’nın yaptığı açıklamalar sadece bahane gibi görünüyor. Yorgunum, mutsuzum ve belirsizlik içinde bırakıldığımız için öfkeliyim.

“Bakanlık yüz çevirdi, ortada kaldık”

İzmir’de kirada yaşayan bir başka öğretmen ise ücretli öğretmenlik yaparken yerine kadrolu bir öğretmenin geldiğini, atanacağı düşüncesiyle bir ay için çocuklar mağdur olmasın diye başka okullara gitmeyi kabul etmediğini ifade etti. Ancak şu an işsiz, maaşsız bir şekilde ortada kaldığını ve eve emekli maaşı girdiği için hiçbir yardım alamadığını aktardı. Öğretmen sözlerine “Bakanlık yüz çevirmiş gibi, ortada kalmış hissediyorum. Böyle olacağını bilseydim bu sınava da girmezdim” diye devam etti.

“Daha önce yaz tatilinde MEB göreve öğretmen başlattı”

Ankara’da yaşayan bir başka öğretmen de mezun olur olmaz gelecek kaygısıyla, sınava çok yoğun bir şekilde çalıştığını bu süreçte vücudunda bir kist çıktığını ancak ameliyat olmak için yapılacak tetkiklere dahi zaman ayırmadığını ifade etti. Bakanlığın, okullar açılınca işlemlerinin tamamlanacağını söylediğini ancak okulların ne zaman açılacağını bilmediklerini ifade eden öğretmen atanmasının ardından yaşadığı süreci şöyle anlattı:

Bizler biliyoruz ki daha önce yaz tatilinde dahi MEB göreve öğretmen başlatmıştır. Bu süreçte çeşitli bakanlıklar da memur alım sürecinde kolaylıklar sağlanmışken bizler çözümsüzlük içerisindeyiz. Sınava çalışırken en kötüsünün o olduğunu düşünüyorduk ama şimdi daha büyük sorun ile karşı karşıyayız. Göreve başlarken teslim edilmesi gereken belgelerden sağlık raporunu bile ücretli öğretmenlik yaparken almıştık birkaç gün sürer vakit kaybı olmasın hazır olsun diye. Bir günün hesabını yapıyorduk. Sınavdan sonra ücretli öğretmenlik için sınıfa ilk girdiğim günkü heyecanımdan eser yok. Hep atanınca şunu yapacağız diye hayaller kurardık. Her şeye rağmen sen her şeyi yapmışken hakkını asla alamayacakmışsın gibi geliyor. Sanki okullar hiç açılmayacak sanki ben atandığım şehre asla gidemeyecekmişim gibi hissediyorum.

“Senelerdir emek vererek kazandığım öğretmenlik hakkımı istiyorum”

Beden eğitimi ve spor öğretmeni olan bir başka öğretmen ise atamaya güvenip düğün tarihi aldığını temmuz ayında KYK kredi borç ödemelerinin başlayacağını ifade etti. Başka gelir kaynağı olmadığını ve salgın dolayısıyla başka bir işte çalışma olanağının da olmadığını belirten beden eğitimi öğretmeni içinde bulunduğu durumu şu cümlelerle özetledi:

Nişanlımla ekonomik nedenlerden dolayı aramız açılmaya başladı. Sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorum herhangi bir hastalıkta hastaneye gidemiyorum bir aspirin bile alamıyorum. Devlet İsviçre’den bile hasta getiriyor ama biz 20 bin öğretmene bir sağlık sigortası yapmıyor. Senelerce emek vererek kazandığım öğretmenlik hakkımı istiyorum.

“Özlük haklarımızın verilmesini istiyoruz”

Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni, sözlerine kendisini çaresiz hissettiğini belirterek başladı. Hiçbir işte çalışmadığını aktaran öğretmen yıllarca yetkililerin iki dudağı arasından çıkacak kararı beklediğini şimdi sinirli ve kırılmış hissettiğini ifade etti. İçinde bulunduğu ekonomik darboğazı şu sözlerle anlattı:

Kredi kartımdan harcama yapıp erteliyorum. Kiramı ödeyemiyorum, belediyeden de iki defa erzak yardımı aldım. İşsiz kaldığım süre içinde hiç hastalanmadım. Hastalanırsam nasıl hallederim bilemiyorum. Kararnamelerimizin bir an önce gönderilip bizi işe başlatmalarını talep ediyorum. Özlük haklarımızın verilmesini ve olanaklardan yararlanmak istiyorum.

Kaynak: Sendika.Org / Nur Kaplan

Benzer Yazılar