EĞİTİM

Okulların açılmasıyla eğitimciler İl Milli Eğitim Müdürülüğünde önünde açıklama yaptı

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Antalya Şubesi, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Öğrenci Veli Derneği (VELİ-DER) Antalya Şubesi ve Antalya Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri birlikte Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun iptali için zorunlu din derslerinin kaldırılması ve laik eğitim için velilerin ve çocukların yoksulluk kıskacından kurtulması için 12 Eylül Pazartesi günü İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı.

2022-2023 Eğitim Öğretim yılı başında eğitimde yaşanan sorunlar, velilerin yaşadığı sorunlar ve zorunlu din derslerinin kaldırılmasına ilişkin Eğitim Sen Antalya Şubesi, Öğrenci Veli Derneği (VELİ-DER) Antalya Şubesi ve Antalya Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri birlikte İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, Öğrenci Veli Derneği (VELİ-DER) Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, Antalya Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Altınova Şube Başkanı Adnan Arslan başta olmak üzere Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Antalya Şube Başkanı Nurettin Erdoğan, Alevi Kültür Dernekleri Antalya Şube Başkanı Dursun Kaya, Tüm Emekli Sen Antalya Şube Başkanı Mustafa Ayar ve yöneticiler, Halkaların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Eş Başkanları Ahmet kaya ve Hülya Hasbay, Aktivist Songül Başkaya, CHP il yöneticileri ve CHP’li yöneticiler, öğretmen sendikası ve çok sayıda öğretmen katıldı.

“MESLEĞİMİZ İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR”

“2022-2023 eğitim öğretim yılı, Türkiye’de eğitimin karşı karşıya olduğu ve geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunlarının gölgesinde açılıyor” diyen Eğitim-Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, “Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenleri ayrıştıracaktır. Dayanışmayı değil rekabeti beraberinde getirecek. Aynı derse giren öğretmenler arasında ücret farklılıkları yaratacak. Kısacası öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıracaktır. Bu kanun hemen geri çekilmeli ve eğitim emekçilerine uygulanan zulüm sona erdirilmelidir. Bütün eğitim emekçilerinin yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret almaları sağlanmalıdır” dedi.

“SINIFSAL EŞİTSİZLİKLER DERİNLEŞİYOR”

Başkan Sönmez, “Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir. MEB aldığı her kararda, attığı her adımda kamusal ve bilimsel eğitimi tasfiye etmeyi ve eğitim sistemini dini kural ve referanslara göre düzenlemeyi hedeflemektedir. Mevcut eğitim sistemi okulda ve toplumsal yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin müşteri olarak görülmesini hedeflerken, eğitim sistemi içindeki sınıfsal eşitsizlikler giderek derinleşmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar ve farklı bölgelerdeki okullar sürekli birbirleriyle rekabet içine sokulmuş durumdadır” ifadesini kullandı.

“VELİLERİN SIRTINA YIKILIYOR”

Eğitim harcamalarının velileri zor durumda bıraktığını söyleyen Başkan Sönmez, “Hemen her okulda çok sayıda kalemde para toplanarak eğitim harcamaları büyük ölçüde velilerin sırtına yıkılmaktadır. Eğitim ve öğretimde öne çıkan en önemli sorunlardan birisi de öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülmektedir. Bu sorun temel ve acilen çözülmesi gereken bir sorundur” dedi.

“KARMA EĞİTİM HEDEF HALİNE GETİRİLDİ”

“Eğitimde dinselleşme pratikleri artıyor” diyen Sönmez şunları söyledi: “Türkiye’de yıllar içinde adım adım hayata geçirilen eğitimi hem içerik, hem de biçimsel olarak dini kural ve referanslara göre biçimlendirme uygulamaları son yıllarda daha da artmıştır. Birkaç yıldır karma eğitimin açık açık hedef haline getirilmesi ve imam hatiplerden başlayarak sınıfların cinsiyete göre ayrılması uygulamaları sorunun boyutlarının çok daha büyük olduğunu göstermektedir. MEB’in geçmişte eğitimin dinselleştirilmesi hedefiyle çeşitli dini vakıf ve derneklerle ortak yürüttüğü projeler ve imzalanan ‘işbirliği’ protokolleri, okulları çeşitli cemaat, tarikat ve dini grupların etkinlik ve faaliyet alanı haline getirmiştir. Zorunlu din derslerinin artırılması ve anaokullarına kadar zorunlu hale getirilmesi laik eğitimin tamamen ortadan kaldırılmasına dönük önemli adımlardır. MEB’in görevi çocuk ve gençleri insanlığın ortak evrensel değerleri doğrultusunda yetiştirmektir.”

“BARINMA SORUNU ÇÖZÜM BEKLİYOR”

“Ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte milyonlarca öğrencinin öncelikli gündemini oluşturan barınma sorunu, önceki yıllarla karşılaştırılamaz boyutlara ulaşmıştır. Çok sayıda öğrenci ev kiraları ve yurt fiyatlarının yüksekliği nedeniyle eğitimine ara vermek zorunda kalmaktadır.

Öğrencilerin barınma sorununun çözülmesi için yeni yurtların yapılması, mevcut öğrenci yurtlarının fiziki ve altyapı koşullarının iyileştirilmesi ve kaynak ayrılması bir zorunluluktur.”

“GÜVENCESİZ İSTİHDAM SÜRÜYOR”

Eğitimde geçici ve güvencesiz istihdam uygulamaları sürüyor, İŞKUR personeli mağdur ediliyor. 2022/’23 eğitim öğretim yılı başı itibariyle okulların üçte ikisinde kadrolu yardımcı hizmetli bulunmamaktadır. MEB, ihtiyaç kadar yardımcı personeli kadrolu olarak atamalıdır” dedi.

“ANADİLİNDE EĞİTİM İSTİYORUZ”

“AİHM’in ve Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu din dersleri ile ilgili verdiği kararlar açık biçimde ihlal edilmektedir” diyen Başkan Sönmez, “Eğitim sisteminin bütün kademelerinde pozitif bilimin tüm öğelerini içinde bulunduran, çağdaş ve bilimsel ilkelere dayanan, gerçek bir laiklik anlayışı temelinde yükselen bir yapının oluşturulması ve zorunlu din dersi uygulamasından derhal vazgeçilmelidir. Tüm öğrenciler için eşit, parasız ve nitelikli eğitim olanakları sağlamak devletin ve özelde Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Eğitim biliminin en temel ilkelerinden birisi de dilsel ve kültürel zenginliklerin nesilden nesile aktarılmasıdır. Bu nedenle ‘resmi dil’ dışında kalan anadillerinde eğitimin yasaklanması, eğitim biliminin en temel ilkesinin yok sayılmış olduğunu gösterir” şeklinde konuştu.

“MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ”

Başkan Sönmez, “Türkiye’nin eğitim sistemi, çocuklar ve gençler için okurken mutlu, gelecekleri için umutlu olacakları bir eğitim ortamı sunmaktan çok uzaktır. Her yıl katlanarak artan ve kalıcı çözüm beklenen eğitim sorunlarıyla başlayan yeni eğitim yılı öncesinde öğrencilerin, velilerin, eğitim emekçilerinin beklentilerinin karşılandığını söylemek mümkün değildir. Eğitim Sen olarak eğitim emekçilerinin haklarını korumak ve çocuklarımızın geleceğini aydınlatmak için mücadelemize devam edeceğiz” dedi.

“UYARILAR DİKKATE ALINMADI”

“Derin yoksulluğun kıskacındayız” diyerek konuşmasına başlayan VELİ-DER Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, “2021-2022 Eğitim Öğretim yılını kapatırken, yılların biriktirdiği kronikleşmiş sorunlara değinmiş ve konuya dikkat çekmek için Milli Eğitim Bakanlığına karne vermiştik. Ancak görüyoruz ki, Bakanlık yapılan uyarıları dikkate almamış. Dolayısıyla 2022-2023 Eğitim Öğretim yılına da birikmiş bu sorunlara yenileri eklenmiştir. Derinleşen yoksulluğun biz veliler ve dolayısıyla çocuklarımız üzerindeki yıkıcı etkisi gün geçtikçe kendini daha da hissettiriyor. Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Enflasyon resmi ve resmi olmayan rakamlara göre, yüzde 80-yüzde 181 arasında değişiyor. Doğalgazdan elektriğe, temel tüketim maddelerinden kiralara zam kasırgası sürüyor. Asgari ücretin 5 bin 500TL olduğu ülkemizde dört kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarının toplam tutarı 24 bin, beslenme için yapacağı harcama ise 7 bin 375 TL’dir” dedi.

“OKUL YEMEĞİ PROGRAMI BAŞLATILMALI”

“Derinleşen yoksulluk biz velilerin belini bükerken, çocuklarımızın eğitimini de olumsuz yönde etkilemektedir” diyen Başkan Koç, “Bugün okula başlayan bir çocuğun eğitim masraflarını kıyafet, kırtasiye, ulaşım olarak ele aldığımızda yapılan harcama üç bin liraya kadar yükselmektedir. En temel hak olan eğitim hakkı biz veliler için lüks haline geldi. Bu eğitim hakkının engellenmesidir. Masrafların artmasının yanı sıra çocuklarımızın beslenme sorunları diğer sorunların önüne geçmiş durumda. Çalışanların yüzde 50’sinin asgari ücret aldığı bir ülkede bu masrafların karşılanması mümkün değildir. Beslenme yetersizliği nedeniyle sağlık sorunu yaşayan çocuklarımızın sayısı her geçen gün artarken okullarda bir an önce okul yemeği programı başlatılmalı” ifadesini kullandı.

“İMAM HATİPLERİN ÖNÜ AÇILDI”

Başkan Koç konuşmasının devamında, “Dindar ve kindar nesil yetiştirme” hedefi tüm uyarı ve itirazlarımıza karşın yürütülüyor. Mesleki eğitime yönelme bahanesi ile imam hatip okullarının önü açıldı, çocuklar adrese dayalı sistemle çoğu imam hatibe dönüştürülen okullara ya da özel okula gitmek zorunda bırakıldı. Yoksul aile çocukları imam hatip okullarına gitmek zorunda kaldılar. 12 yıllık yeni sistemle, öğrencilerin bir kısmı ilk dört veya sekizinci sınıftan sonra çeşitli nedenlerle ‘çocuk işçi’, ‘çocuk gelin’ ve ‘tarikat üyesi çocuklar’ haline geldiler” dedi.

“ÖĞRENCİLER YAŞAMLARINI YİTİRİYOR”

“Yurt sayıları son derece yetersiz, var olanlar da niteliksiz” diyen Başkan Koç, “Antalya’da 100 bin üniversite öğrencisinin yaklaşık 20 bini barınma sorununu çözmüş. Geriye kalan 80 bin öğrenci nerede barınacak? KYK yurtlarının yetersiz, ev kiraları ve özel yurt ücretlerinin çok yüksek olmasından dolayı çocuklarımız tarikat ve cemaat yurtlarına mahkum edilmektedir. Hepimizin bildiği gibi bu yurtlarda çocuklar taciz ve tecavüze uğruyor, kimileri de yaşamlarını yitiriyor” diye konuştu.

“ÖNCELİĞİNİZ ÇOCUKLARIMIZ OLMALI”

Başkan Koç, “Öğrenci Veli Derneği olarak devlet organlarına ve yerel yönetimlere acil çağrımızdır; Önceliğiniz çocuklarımız olmalıdır. Kamu kaynakları çocuklarımızın sağlık, beslenme, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarına aktarılmalıdır. Dezavantajlı bölge okulları başta olmak üzere çocuklarımıza en az bir öğün yemek ücretsiz olarak verilmelidir. Meyve ve süt ihtiyaçları ara öğünler olarak karşılanmalıdır. Ücretsiz sağlıklı ve erişilebilir su olanağı bütün okullarımıza sağlanmalıdır. Ücretsiz ulaşım ve barınma gereksinimleri karşılanmalıdır.

Sağlık Bakanlığı, ilgili bölümlere bütçe ayırmalıdır. Eğitim sistemini ve toplumu kendi dünya görüşleri ve ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürmek isteyenlere karşı bizler çocuklarımız için; eşit, kamusal, laik ve bilimsel bir eğitim verilmesini savunuyor, tüm eğitim ve bilim emekçilerini, öğrencilerimizi ve velilerimizi birlikte, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.

GERİCİLİĞİN BASKISI ALTINDA

Eğitim Öğretim yılının birçok problemle başladığını söyleyen Antalya Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Altınova Şube Başkanı Adnan Arslan ise yaptığı konuşmada, “Eğitim sistemi ve eğitim müfredatı hızla gericileştirilmiş ve laik eğitimden tümü ile uzaklaştırılmıştır. Eğitim sistemimiz bilimden uzaklaşmakta ve tümü ile dinselleştirilmektedir. Eğitim müfredatı gericiliğin baskısı altına alınmış, her okul adeta birer imam hatip okuluna dönüştürülmüştür. Hiçbir dönemde tam anlamı ile laik olmamış olan sistem son yıllarda laikliğin kırıntılarını bile ortadan kaldırmıştır” dedi.

“ALEVİ ÇOCUKLARINA ZULMEDİLİYOR”

“Çocuklarımız ve halkımız çok ciddi bir ayrımcılık politikası ile asimile edilmektedir” diyen Başkan Adnan Arslan, “Zorunlu din dersleri ve sözüm ona seçmeli din dersleri baskısı altında özellikle Alevi çocuklarına ve onların ailelerine zulmedilmektedir. Aleviler ve Alevilik, zorunlu din dersleri ve her biri din dersine çevrilmiş olan diğer dersler aracılığı ile yıllardır asimile edilmektedirler. Bu durum, eğitimin niteliğini de olumsuz bir biçimde etkilemekte ve dünya ortalamasının altında kalmasına sebep olmaktadır. Zorunlu din dersleri meselesi toplumun ortak meselesidir ve sadece Alevilere havale edilecek bir sorun değildir. Çağdaş ve laik bütün kesimlerin ortak sorunu olarak görülmelidir. Eğitim sistemi, eğitim uzmanları, sendikalar ve eğitimin tüm bileşenleri ile birlikte yeniden düzenlenmelidir. AİHM kararları uygulanmalı, zorunlu din derslerine derhal son verilmeli ve eğitim, gerici ve dinsel ögelerden hızla ayıklanmalıdır. Müfredat çağdaş ve bilimsel normlara kavuşturulmalıdır. Ders kitaplarındaki nefret söylemleri acilen ayıklanmalıdır. Eğitimin her aşaması laiklik ilkesi ile yürütülmeli ve asla laiklikten uzaklaşılmamalıdır” ifadesini kullandı.

“KARANLIĞA SEYİRCİ KALAMAYIZ”

Başkan Arslan konuşmasının devamında, “Bu ülkede yaşayan ve bu eğitim sisteminden olumsuz etkilenen bütün herkesin mücadelesini ortaklaştırması gerektiğini düşünüyoruz. Parasız, çağdaş, laik, demokratik, bilimsel ve ana dilinde eğitim mücadelemizi bu dönemde artırarak sürdüreceğimizi beyan ediyoruz. En değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın geleceğini karartan ve fırsat eşitliğinden uzak, asimilasyoncu, ırkçı, gerici eğitim sistemine karşı hep birlikte karşı duralım. Çocuklarımız hepimizin ortak geleceğidir ve hiçbirimiz karanlığa seyirci kalamayız dedi.

“KABUL ETMİYORUZ”

Öğretmen sendikası Antalya İl Temsilciliği tarafından yapılan açıklamada ise, “Bizler özel sektörde çalışan öğretmenler olarak tüm baskılara saldırılara rağmen bulunduğumuz her alanda sözümüzü taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Bizleri görmezden gelen sermayenin çıkarları doğrultusunda hazırlanan aynı zamanda kamuda çalışan öğretmen arkadaşlarımızı ayrıştıran, rekabete tabi tutan öğretmenlik meslek kanununu kabul etmiyoruz. Her geçen yıl mesleğimizin itibarsızlaştırılmasıyla birlikte eğitimdeki gericilik ve dayatmalar devam ediyor. Bu yüzden her yerde söyleyeceğiz laik ve bilimsel eğitimi savunmaya devam edeceğiz” dedi.

 

Haber: Akdeniz Gerçek / Fadime Yiğit

Benzer Yazılar