COVID 19 KENT

KESK salgın izleme raporunu yayınladı

Antalya – KESK Antalya Şubeler Platformu tarafından oluşturulan İl Salgın İzleme Komisyonu Nisan ayı Covid-19 raporunu yayınladı. Komisyonda  Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Eğitim – Sen ve Tüm Bel Sen temsilcileri tarafından oluşturulan komisyon Nisan ayında Antalya’da meydana gelen Covid 19 vakaları ve sokağa çıkma yasaklarından kaynaklanan sorunlara dair raporunu yayınladı.

Rapora göre “Antalya genelinde şu ana kadar PCR testi pozitif olan vaka sayısı 255, PCR Negatif olan bulguları Corona ile uyumlu vaka sayısı 245 civarıdır. Toplamda Antalya’da 27 Sağlık Çalışanı (11 Doktor, 16 Hemşire-Temizlik-Güvenlik-Klinik Destek Personeli) Covid-19 tanısı alıp tedavi edilmiştir. Antalya genelinde şu ana kadar 11 kişi (Exitus) hayatını kaybetmiştir. TTB ülke genelinde 24 sağlıkçının yaşamını yitirdiğini bildirmiştir” denildi.

Yine raporda “65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşların sokağa çıkma yasakları sebebiyle psikolojilerinin bozulduğu tespit edilmiştir. Pandemi süresince evde kalmalara bağlı olarak Kadın Şiddetinin arttığı gözlemlenmiş olup yasal ve psikolojik bir dayanak sağlanması” gerektiği ifade edildi.

Raporun tamamı şu şekilde;

KESK İZLEME RAPORU

Çin’in Vuhan Kentinde başlayıp 180 ülkeye yayılan Covid-19 Corona Virüsü, ilk olgu tarihi 11 MART 2020’de açıklanmıştır. 26 Nisan 2020 itibariyle Dünyadaki hastalık sayısı 2.973.264 ve dünya sıralamasında 7. Sıradayız. Türkiye deki güncel vaka sayısı 110.130 toplam ölüm sayısı 2805’dir. Covid-19 ile ilgili epidemiyolojik bir yorum yapacak veri yok, ulaşılabilir veriler sadece PCR (pozitif) olan vaka sayısıdır. PCR’ı negatif olan Tomografi (CT) sonucu Covid-19 ile uyumlu vakaları göremiyoruz. Buda verilerin yanlış yorumlanmasına neden olmaktadır.

Türkiye’de ilk vaka 11 Mart’ta açıklandı lakin öncesinde test yapılmış olsaydı muhtemelen Covid-19 vakasına rastlanırdı. Çünkü o dönemde çevre ülkelerin hepsinde vaka mevcuttu. Erken Fiblasyon yapamadık komşu ülkeler ile sınırları geç kapattık. 5 Şubat 2020 itibariyle Çin ile olan tüm uçuşlar iptal edilmiş ve 23 Şubat itibari ile de İran ile tüm sınırlar kapatılmıştır. Umreye gidenlerle ilgili ilk gelen kafileler takip edilmemiştir. Buda vakanın hızlı bir şekilde yayılmasına neden olmuştur.

Ayrıca ülkenin gerçek Corona vaka sayısını elde etmek için 2018-2019-2020 Ocak, Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarının ölüm oranları yaş aralığı kıyaslanmalı, 2020’nin diğer yıllara oranla fazla olan ölüm oranı muhtemelen Covid-19’a bağlıdır.

Türkiye’de sürü bağışıklığı uygulanmaktadır. Buda Covid-19 hastalarının CT’si Corona ile uyumlu olduğu halde evlerine gönderilip, evde takip edilmektedir.

Antalya genelinde şu ana kadar PCR testi pozitif olan vaka sayısı 255, PCR Negatif olan bulguları Corona ile uyumlu vaka sayısı 245 civarıdır. Toplamda Antalya’da 27 Sağlık Çalışanı (11 Doktor, 16 Hemşire-Temizlik-Güvenlik-Klinik Destek Personeli) Covid-19 tanısı alıp tedavi edilmiştir. Antalya genelinde şu ana kadar 11 kişi (Exitus) hayatını kaybetmiştir. TTB ülke genelinde 24 sağlıkçının yaşamını yitirdiğini bildirmiştir.

Birinci basamak sağlık kuruluşlarında koruyucu malzeme eksikliği geç giderilmiş olup ve yine Triaj yapılamaması (Triaj için uygun alan olmadığı) sebebiyle bulaş riskini artırmıştır. Sağlık çalışanlarına belirli periyodlarla test yapılmadığı için hastalara ve yakın çevresine virüsü taşıma riski oluşturmuştur. Pandemi süresince sağlık kuruluşlarının planlanması iyi yapılmamış ve başlangıcında koruyu malzeme sıkıntısı yaşanmıştır. Planlama iyi yapılamadığından bulaş sağlıkçı sayısı ülke genelinde artmıştır. Bu süreç içerisinde ailelerinden uzak kalan sağlık emekçileri Kurumların Misafirhanelerinde konaklamıştır. Buda özellikle geleceğimiz olan çocuklarımız üzerinde travma yaratmaktadır. Bu bağlamda Zonguldak Valisinin sağlık emekçilerinin kendilerini koruyamadıkları konusunda yaptığı açıklamalar kabul edilebilir değildir.

Kamu kuruluşlarının birçoğunda servis sıkıntısı yaşanmış olup bazı kurumlarda da servis koşullarının uygun olmadığı tespit edilmiştir. Sağlık Bakanlığı dışındaki kurumlarda da koruyucu malzeme sıkıntısı yaşanmıştır.

Meclis tarafından son dönemde onaylanan İnfaz Yasasına istinaden 90bin mahkûm salıvermiştir. Bu mahkumlar herhangi bir izolasyon süreci yaşamadıkları ve test yapılmadığı için bulundukları bölgelere bulaş riski taşımışlardır. Mahkûmların ikame adreslerinde bulunmamaları sebebiyle ulaşılamamaktadır ve risk faktörünü artırmaktadır.

Hükümet tarafından çıkarılan genelge ile maske satışı yasaklanmıştır. Vatandaş koruyucu malzemeye ulaşmakta zorluk yaşamaktadır. Koruyucu malzemelerin (Maske,eldiven vb.) geri dönüşümü konusunda bilinçli olunmaması ve atılan adımların yerinde olmaması sebebiyle belediye emekçilerinin bulaş riski artarak devam etmektedir. Bu malzemeler doğada kendi kendine çözünemediği için yaşamına devam eden vatandaşlar ve çevre sağlığı açısından çok büyük bir risk oluşturmaktadır. İlimize bağlı ilçelerde bulunan Pazar yerlerinde tedbir alınmadığı, özellikle Kepez ilçesine dâhil bölgelerden çok şikâyet gelmektedir.

65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşların sokağa çıkma yasakları sebebiyle psikolojilerinin bozulduğu tespit edilmiştir. Pandemi süresince evde kalmalara bağlı olarak Kadın Şiddetinin arttığı gözlemlenmiş olup yasal ve psikolojik bir dayanak sağlanmalıdır.

Pandemi süresince insanlar kendi sağlıkları ile uğraşırken ülkenin doğal güzellikleri ranta açılmış ve yapılaşma fırsatı sağlanmıştır. Bu bağlamda birçok sit alanı, Salda Gölü, Kanal İstanbul, Termik Santraller vb. bölgeler sahte ÇED Raporları ile yandaş müteahhitlere peşkeş çekilmiştir.

Evde kalma gibi kişilerin özgürlüklerinin sınırlandırıldığı durumlarda yurttaşların tıbbi ekonomik ve sosyal gereksinimleri için kamusal kaynaklar kullanılmalı, alınan önlemler nedeniyle yaşanabilecek olası maddi kayıplar devlet tarafından desteklenmelidir. Önlemleri ciddiyet ve özenle uygulamalı, kimse dışlanmamalı, koruma önlemlerinin alınması konusunda sorumluluk bireylere bırakılmamalıdır.

Ülkenin sosyo-ekonomik seviyesi düşük olması sebebiyle 20 ve 60 yaş arası bireyler halen çalışmakta olup Covid-19’la mücadele etmektedirler. Birçok vatandaş özellikle (Turizm, Tarım vb.) daha çok dönemsel, gündelik iş yapmaları sebebiyle hiçbir gelir kaynakları bulunmamaktadır ve çoğu ücretsiz izne ayrılmıştır yada kullanmaları için zorlanmıştır. Bu süreçte Hükümetin açıklamış olduğu 1000 TL’lik koşulsuz şartsız yardım paketi maalesef eşit bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmamıştır.

Sağlık Bakanlığının Pandemi süresince (Mart-Nisan-Mayıs) tavandan döner sermaye alma ile ilgili uygulaması sağlık çalışanları arasında iş barışını bozmaktadır. Özellikle hizmet-alımı ihalesi kapsamında çalışan personeller (temizlik personelleri, klinik destek, güvenlik ve sekreterler) bu kapsamdan yararlanamamaktadır. Birinci basamaklarda hak kaybına neden olmuştur.

Kamu yöneticileri tüm kesimlere eşit ve adil davranmak zorundadır. Malum sendikaya tanınan ayrıcalıklar kamu vicdanında rahatsızlık yaratmaktadır. Kamu yönetimi tüm sendikalara eşit mesafede olmalıdır.

Öğretmenleri hedef alan eğitim yaşamımız üzerinde vesayet kurmaya çalışanlara karşı MEB’in sessizliği kabul edilebilir değildir.

Vefa gruplarında görevlendirmeler gönüllülük temelinde olmalı ve görevlendirilenlerin sağlığını koruyacak tedbirler alınmalıdır. Bu konuda kaygılarımızı daha önce kamuoyu ile paylaşmamıza rağmen ilimizde Kepez ilçesi başta olmak üzere birçok ilçede resen görevlendirmeler yapılmaktadır. Hiçbir sağlık önlemi alınmadan gerekli koruyucu malzeme verilmeden öğretmenlerin para dağıtımı ve benzer işlerde görevlendirildiğini görmekteyiz. Kuşkusuz dayanışma ve yardımlaşma bu zor dönemden çıkışın en önemli 2 unsudur. Ancak sağlıkla ilgili önlemlerin alınmamasından kaynaklı oluşan sorunlar ve belirsizlik görevlendirilen öğretmenler arasında ciddi kaygılara neden olmaktadır. Bu kaygılarımızın ne kadar haklı olduğunu gösteren gelişme ne yazık ki İstanbul ili Küçükçekmece İlçesinde yaşanmıştır. Eğitim-Sen olarak böylesi bir süreçte yardımlaşmanın, dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamakla birlikte insan sağlığının korunması için gerekli önlemlerin alınmasını o kadar önemsiyoruz.

 

Ayrıca mevcut dönemde ücretsiz izin kullanmakta olan öğretmen arkadaşlarımızın eşleri farklı iş kollarında çalışmakta olup ve ücretsiz izin kullandırılmak zorunda kalmışlardır. Bu sebeple maddi ve manevi sorunlara yol açtığı için ücretsiz izindeki öğretmen arkadaşlarımız işe geri dönmek istemişler ancak bu talepleri reddedilmiştir. Bu tutumu kesinlikle kınıyoruz.

Öğretmenlerin EBA kullanım süresini performans ölçmenin aracı olarak kullanmaya çalışmasına sessiz kalmayacağız, öğretmenlerin performanslarının ölçülmesine izin vermeyeceğiz.

EBA’dan canlı ders eğitimin başlaması eğitimde fırsat eşitsizliğine yol açmıştır. Birçok öğrencimizin evinde internet bulunmamakla beraber yaşam koşulları zordur. Bu durum eğitimin her öğrenciye ulaşamamasına neden olmaktadır.

Özel okul öğrencilerinden alınan ücretlerin okulların kapalı olduğu dönemde geri ödenmemesi kararı doğru olmamıştır. MEB tercihi özel okul sahiplerinden yana değil öğrenciler ve özel öğretim kurumlarında çalışan eğitim emekçilerinden yana olmalıdır. Proje okulu olan Meslek Liselerine öğretmen seçimi ile ilgili resmi yazı yayınlandı ve toplumsal fayda üretmeyen proje okulu uygulamasında ısrar edilmemeli tüm okullara öğretmenler genel esaslara göre atanmalıdır.

Salda Gölünü koruma maksadıyla yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Burdur Yeşilova Belediye Başkanı Mümtaz Şenel ve Eşine yapılan hain saldırıyı esefle kınıyoruz. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı halkı kucaklamalı ve bütünleştirici olmalıdır. Lakin Diyanet İşleri Başkanı LGBT ile ilgili yapmış olduğu çirkin açıklama toplumu ayrıştırmış ve ötekileştirmiştir. Bu tutumlardan kaçınılmalıdır.

Benzer Yazılar