EMEK GENÇLİK SOKAK ÜNİVERSİTE

Meslek örgütleri üzerindeki baskı konuşuldu

Antalya Sokakları – Akdeniz Üniversitesi Tıp ve Hukuk Fakültesi öğrencileri bugün Antalya Tabipler Odasın’da Meslek Örgütleri Üzerindeki Baskı adlı bir konferans gerçekleştirdi.

Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Tıp Fakültesi öğrencileri tarafından gerçekleştirilen Meslek Örgütleri Üzerindeki Baskı adlı konferans bugün Antalya Tabipler Odası’nda gerçekleşti. Konferansa konuşmacı olarak ÇHD Genel Başkan Yardımcısı Münip Ermiş ve TTB Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen katıldı.

Meslek odalarındaki ve meslek örgütleri üzerindeki devlet şiddetinin hiçbir zaman bitmediği söyleyen ÇHD Genel Başkan Yardımcısı Münip Ermiş, “Aslında devlet şiddeti demokratik alanlarda demokratik örgütler üzerindeki devlet şiddeti yaşamın hiçbir alanında bitmedi.. Her zaman için meslek örgütlerinin üzerinde oldu. Pratik anlamda örgütlenme hakkının özgürlüklerinin temel hakkı olduğu inancıyla hareket eden tüm halk üzerinde temel bir baskı kurdular.AKP iktidarının öncesinde de meslek örgütlerinin avukatlarına ağır saldırılar vardı. 90’lı yıllar Kürt illerindeki çatışmanın saldırıların oldukça yoğun olduğu zamanlardı. Olağanüstü hal uygulamalarının en büyük ayağı oradaki örgütlenmeyi kaldırmaktı, meslek örgütlerinin faaliyetlerini sınırlandırmaktır. Günlük yaşam içerisindeki müdalesini mümkün olduğu kadar sınırlandırmaktır” dedi.

“BİZ HAKLARIMIZI VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZİ SAVUNMAK İÇİN KENDİ MESLEK ÖRGÜTLERİMİZİ KURDUK”
Meslek odalarının anayasal zeminli ve yaptırımlı olan kuruluşlar olduğunu kaydeden Ermiş, “Meslek odaları bildiğiniz gibi anayasal zaminli kuruluşlardır. Yani kamusal gücü kullanan örgütlerdir. Nedir peki kamusal güç, meslek mezunları üzerinde yaptırımda bulunup bu yaptırımlara uymayanları meslekten men etmek demektir. Yargısal bir süreçtir. Bizde meslek odalarına kayıt olmak zorundayız. Meslek odalarından men edildiğin zaman mesleğini bir daha icra edemiyorsun. Yani meslek odaları bir kamusal güçtür devlet gücüdür. Yani devlete ait bir yetkiyi kullanmadır” ifadelerinde bulundu.
Türkiye’deki Barolar Birliği’nin durumu hakkındaki düşüncelerini dile getiren Ermiş, “Barolar Birliği, her zaman siyasal iktidar ve AKP iktidarıyla yan yanaydı. Tabip odaları ise kuruluşundan beri muhalif kimliği hiç bozmadı. Siyasal pozisyon itibariyle Baro muhalefeti sevmez. Yumuşak muhalefeti severler, sokağı sevmezler. Odalarımız mümkün olduğunca sokaktan uzak kalır. Bizde bunun alternatifi olarak da dernekleri kurduk. Devlet destekli kurulan meslek odaları meslek sorunlarını çözmüyor. Yani hak arama özgürlüğün temeli olan bir meslek grubunda yani sokakla iç içe toplumla iç içe sürekli mağdurla yüzyüze olan bir meslek grubundan da sadece devlet dairesi gibi bir kurumdan idare edilmesi ve ondan medet beklenmesi mümkün değil. Bu yüzden bizde kendi meslek odalarımızı yürütüyoruz” dedi

IMG_6019

“POLİTİK İNANCIMIZLA MESLEĞİMİZİ İÇ İÇE YAŞAYABİLİRİZ”
Politik inanç ile yapılan meslek arasındaki ilişki hakkında düşüncelerini aktaran Ermiş, “Mücadelenin bir parçası olduğunu hissetmezsen bir anlamı yok. O yüzden bir karar vermek gerekiyor mesleğe bakışınla ilgili. Sermaye piyasasının bu düzenin bir parçası mı olacaksın yoksa gerçekten yaptığın mesleği kendi politik inancına göre bir yön vereceksin. Ben hangi mesleği yaparsak yapalım politik inancımızı dünya görüşümüzü siyasal duruşumuzu mesleğimizle iç içe yaşayabiliriz diye düşünüyorum. Takdir görmek insanlara yardım etmek gözlerinde sevgiyi görmek çok daha önemlidir. Sadece seni bir avukat olarak görmez aynı zamanda bir dost bir abi olarak görür.Evet maddi kazancı azdır hakikaten dostluk yoldaşlık hissi daha iyi bir şeydir” şeklinde konuştu.

“SADECE ÜRETMEYE DAYANAN ŞEY ŞİDDETTİR”
TTB Meclis Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen sağlık alanındaki şiddetten ve şiddeti doğuran sebeplerden bahsetti: ” Genel olarak baktığımızda Dünya’nın giderek son 30 yıldır şiddet içeren özellikler açısından küreselleşmeyle paralel bir eğilimi var. Her yerde çalışma koşulları değişiyor mesela sadece üretime zorlanan kötü koşullarda, örgütsüz olarak yaşam karşısında zayıf bir pozisyonda çalışan insanlar var. Aslında bu bir yönüyle şiddettir” dedi.
Toplumda şiddeti doğuran sebepler hakkında konuşan Demirdizen, devletin yürüttüğü sağlık politikalarının şiddete yol açtığına vurgu yaptı. Demirdizen, “Devlet hastanın mağduriyetini ekonomik durumuna göre sağlarım diyor. Biliyorsunuz birçok yıldızlı hastane var. Ne demek bu yıldızlı hastaneler ne kadar yıldız o kadar hizmet ve para demek. Yani ödediğin kadar hizmet alırsın diyor devlet. Bu eşitsizlik insanlarda öfkeye yani şiddete sebep oluyor” şeklinde konuştu.

“ŞİDDET BİR SONUÇTUR”

İktidarın halkı ötekileştirdiği ve şiddeti meşrulaştırdığından bahseden Demirdizen,“Bir yönetim tarzı olarak şiddeti, bir yönetim mevzuatı olarak zoru ve bir iletişim dili olarak şiddetti kullandıklarına tanık oluyoruz. Ülkemizin en yukarısında olanlardan başlayarak çünkü şiddet diliyle amaçlanan şey kişinin öz saygısını zedelemek, değersiz hissetmesine yol açmak. Ötekileştirme politikasının sebebi ise kendi taraftarlarıyla arasındaki bağı güçlendirmek veya yanına çekmek” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki giderlerin en çok sağlık tedavisine gittiğine vurgu yapan Demirdizen” Sağlıklarını koruyamadığımız hastaları tedavi etmeye çalışıyoruz” dedi
Aynı zamanda Dünya’daki üç büyük sektörden birisinin sağlık olduğunu ve silah satmak için nasıl savaş çıkartılıyorsa,ilaç satmak için hastalık üretildiğini söyledi.

Dinleyicilerin sorularından ardından konferans sona erdi.

da

Benzer Yazılar