SOKAK

Sokağa, kitaba ve kafeye dair

“Kitapçılık, biraz da idealist öğretmenlik gibi bir şeydir, o yüzden bizler ticari kaygılarımızı geri planda tutarız, sadece insanlar okusun, çünkü dünyanın okuyarak değişeceğine inananlardanız biz” diyor Sokak Kitap Kafe’nin işletmecisi Yasemin.

17 yıldır bu işin içinde olduğunu anlatıyor Yasemin Yıldırım, onunla oturup Pazar günü açılışı yapılacak olan Sokak Kitap Kafe’ye ve yıllar içinde değişen okuyucu profillerine, kütüphanelere ne olduğuna dair bir çok şeyden bahsediyoruz.

Kitapçılık, kafecilikle nasıl buluştu?

Bu biraz toplumsal duyarlılık, toplumsal sorumluluk, zaten bu mesleği yapan arkadaşlarımızın, meslektaşlarımın çoğu öyledir. Çok ticari kaygı gütmezler. Bir şeydir bu; idealist bir öğretmen olmak gibi bir şey biraz. Sadece okusun, insanlar okusun, çünkü dünyanın okuyarak değişeceğine inananlardanız biz. Ne kadar çok insana kitap okutabilirsek, o kadar manevi haz alıyoruz. O bizi yaşama bağlıyor. O nedenle beklentilerimiz ayakta kalalım, kiramızı ödeyelim şeklinde. Kitapçıların çoğu bu şekilde çalışıyor. Ama kafe kısmında biraz daha farklı kazanabilirler. Belki kafeyle ayakta tutup , işte kendi ek masrafları, faturaları kirayı ödeyip kitapları o şekilde raflarında tutabilirim kafeden kazandıklarımla. Kafecilik buna destek olacak.

Nasıl bir yer olacak burası?

Şöyle bir planım var, çıkış noktamız da buydu; buranın sosyal medyada reklamını yaptığımızda “kitap okuyana çay ikramımız” diyorduk. İnsanlar gelsinler otursunlar kitaplarını okusunlar biz onlara çay ikram edelim. Bunu da yapacağız ilerleyen dönemlerde. Onun dışında askıda ekmek gibi askıda kitap kampanyamız olacak, üst katımız; kafe bölümümüz sadece okurlara ait olacak, istedikleri kitapları getirecekler bırakacaklar istedikleri kitabı alacaklar. Kendi aralarında değişim yapacaklar kitapları.

Sokak Kitap Kafe’ye neden gelelim?

Antalya’da mesela kendi adıma böyle bir yere ihtiyacım vardı benim. Çıktığım zaman benim ayaklarımı götüren bir yer; oturacağım çayımı içeceğim kitabımı okuyacağım güzel müzikler dinleyeceğim, nitelikli olan insanların geleceğini bildiğim bir mekana ihtiyacım vardı. Daha çok alkollü yerler var, kahveciler var oralar tarzım değil benim. Gidip sohbet edebileceğim, tartışabileceğim mekanlara, benim kendi adıma ihtiyacım vardı. Benim gibi düşünen insanların olduğunu düşünüyorum. Amaç onlarla da buluşmak biraz da.

On yedi yıldır bu iş içerisinde biri olarak okuyucu profillerindeki değişiklikler nasıl?

Bu işe çok küçük yaşta başladım. Kitapların arasında büyüdüm diyebilirim. İnsanlar gelirdi kitap sormazdı bize, kitabevine gelirlerdi saatlerce vakit geçirirlerdi. Kitapların arkalarını okurlardı, tanımadıkları yazarların kitabını açıp okurlardı, bakarlardı incelerlerdi. Tavsiyeyle kitap alan çok az insan vardı kendi iradeleriyle gelip karar verip alıp giderlerdi. Bu durum, zamanla değişti biraz tavsiyeyle kitap almaya başladı insanlar “bu kitap var mı?”, “hayır yok”, dendiği zaman “tamam” deyip çıkıyor. Bence iyi bir kitap okuru kitabevine gider gezer bakar dolaşır kitapçıyla sohbet eder kitapçı zaten az biraz sohbet ettikten sonra ne tarz kitaplar okuduğunu bilir.

Kitaçıyla, okur arasındaki ilişki de mekanikleşti yani…

Büyük alışveriş merkezlerinde kitapçıların olmasıyla alakalı o da. Artık kitapçılık bile tekelleşti. Kitapçılığın o tadı kalmadı. Gidip alışveriş merkezinden kitap almak ile domates almak arasında fark yok. İnsanlar, ticari amaçla açılan kitapçılara değil de daha çok sahaflara, kitabevlerine yönelmeliler bence. Kitapçı kültürü oradadır, o kokuyu orada alabilirler, alışveriş merkezlerinde kesinlikle alamazlar.

Kütüphanelere ne oldu, kitapla ilişkimize ne oldu zamanla sizce?

Kütüphanelere kimse gitmiyor artık. Zaten elimizden akıllı telefonlarımız düşmüyor, televizyonun, dizilerin başından kalkmıyoruz. Tamamen uyuyan bir toplum olduk. Bir gün bir müşteri gelmişti test kitabı sordu o zaman test kitabı satmıyordum, test kitabı yok bende dedim. Kitabevi değil mi burası dedi, “kitabevi burası dedim” yani onun gibi. Ya da işte kitabı süs için alan insanlar var mesela. Mezure ile gelip rengine göre, dolabının ölçüsüne göre kitap alanlar var. Dolabında boş yer kalmış, oraya kitap koyarım diye düşünmüş geliyor ölçüyor şu renkler uygun diyor salonuma, dekoratif amaçlı gelip kitap alıp giden insanlar var.

Son Olarak Neden Sokak? 

Sokak Çünkü…

 

Benzer Yazılar