MANŞET SOKAK YAŞAM

‘Yörük yaşamı kaybolmak üzere’

Havaların ısınması, ile birlikte doğal yaşamlarını yaylalarda sürdürmek için hazırlıklarını yapan Yörükler, bir yandan devletin kendilerini kültürel olarak dayanak yaptığını, ancak bir taraftan da yaşamlarını bitirmeye çalıştığını söyledi. Yaşamın zorluğunu sırtında taşıyan Yörük kadınları ise, insanların kendi yaşamlarından uzaklaşmaya başladığını anlattı.

Antalya – Toros Dağları’nın eteklerinde daha çok küçük baş hayvancılıkla uğraşan Yörükler, yazın yaylalarda kışın ise ovalarda kendi imkanlarıyla yaşama tutunmaya gayretinde. Antalya’da yaşamlarını sürdüren ve yaylalara çıkmaya hazırlanan bu yörüklerden Karakoyunlu ailesi, yaşamlarını ve çektikteki sıkıntıları anlattı.

Ailesinden kendisine miras kalan yörük yaşamını sürdüren ve üç dönem yörük beyliği de yapan Ali Karakoyunlu (48), dağlarda ve ovalarda yıllardır ailesinden kalan hayvanların soyunu sürdürdüklerini ve hayvan otlattıklarını belirterek, “Keçilerimiz atalarımızdan kalma. Yıllarca dedelerimiz babalarımız güttü. Babalarımızın ardından da biz bakıyoruz artık. Biz de bunu ömrümüzün yettiği yere kadar sürdürmeye devam edeceğiz. Yazın Belen Yaylamıza gidiyoruz. Kışın ise daha sıcak olan aşağı bölgelerde Tekirova’daki ormanlık alanlarda konaklıyoruz. Tekirova’dan sonra havalar ısınınca Göden Altınyaka Yaylasına, Toroslara çıkıyoruz. Çocukluğumdan beri aynı meslek. Çobanlık yapıyoruz. Sevdiğimiz bir iş bu bizim için” diye konuştu. Yörük yaşamın zevki ve keyfinin eşiz olduğunu kaydeden Karakoyunlu, “Bu yaşamdan zevk alacaksın. Bu iş parası için yapılacak bir iş değil. Bu hayvana bakarken içinden gelecek” dedi.

‘YÖRÜK YAŞAMI BİTİRİLMEK İSTENİYOR’
Yörük yaşamının bitirilmek istendiğini belirten Karakoyunlu, devletin bir taraftan Yörükleri yaşatmak istediğini ve ataları olduğunu söylediğini ancak bir taraftan da Yörük yaşamını bitirmek için elinden geleni yaptığını kaydetti. Yörük yaşamın zor olduğuna da değinen Karakoyunlu, gençlerine kendi kültürlerini aktaramadıklarını ve bu yüzden de Yörük yaşamının kaybolmakla yüz yüze kaldığını söyledi. Yaylalara çıkmalarının yasaklandığını, yasaklı olduğu için hayvanlarını ormanlarda otlatamadıklarından yakınan Karakoyunlu, “ Devlet destek vermiyor. Şimdiye kadar bir destek görmedik. Bundan sonra verir mi onu da bilmiyoruz” dedi.

HAYATIN YÜKÜ YÖRÜK KADININ OMUZLARINDA
Yörük yaşamının da her yerde olduğu gibi en ağır yükü yine kadınların omzunda. Kadınlar hayvanların bakımının yanı sıra elde edilen süt ile peynir, yoğurt ve yağ gibi ürünleri üretiyor. Aynı zamanda ev işleri ve çocuk bakımını da üstlenen kadınlar, Yörük yaşamının son demlerini yaşamaya başlaması ile birlikte daha da zor bir yaşam sürdürüyor.

Yörük yaşamının güzel olduğunu dile getiren 46 yaşındaki Fatma Karakoyunlu zorluklarının kadın olarak kendilerini zorladığını ifade etti. Çadırlarda yaşam mücadelesi verdiklerini belirten Karakoyunlu, eskisi gibi Yörük topluluklarının olmadığı için yalnız kaldıklarını ve Yörük yaşamını sürdürdüklerini belirtiyor. Dağda ve ovada tek başına yaşamak zorunda kaldıkları için birçok sıkıntı yaşadıklarını dile getiren Karakoyunlu, ekmeği bile tek başına yapmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Anneleri Hafize Karakoyun (79) ise, kendilerinin son aileler olduğunu belirtirken, kimsenin Yörük yaşamını sürdürmek istememesinden yakındı.

YÖRÜKLER HER ŞEYE KARŞI KORUNMAK ZORUNDA
Yörük yaşamının zor bir yaşam olduğunu belirten Karakoyunlu, herkesin kendileri gibi hayvanlara bakamayacağına dikkat çekiyor. Karakoyunlu, hayvanlara bakımın zorluğunu şöyle anlatıyor: “Bu keçiler her gün buralarda otlayacaklar. Bunun yavrusu dünyaya geliyor. O yavrunun beslenmesi, bakımı, korunması hepsi başka zorluklar. Bakacaksın büyüteceksin. Kurt var, canavarın (Yaban Domuzu) kapma riski var. Bunlara karşı korumak zorundayız. Bunun yanı sıra hırsızlardan da korumak zorundasın.”

Kaynak:DİHA

Benzer Yazılar