Antalya – Yapılan araştırmalara göre eşine şiddet uygulayan her 100 erkekten 38’i çocukluğunda şiddete maruz kalırken, eşinden şiddet gören her 100 kadından 48’nin de kendi çocuğuna şiddet uyguluyor
Antalya Barosu Manavgat Kadın Hakları Komisyonu tarafından Manavgat Belediyesi İbrahim Sözen Gençlik Merkezi’nde Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi eğitim semineri verildi. Eğitim seminerini ŞÖNİM psikologu Emine Anadol ile İstanbul Barosu avukatlarından Hülya Gülbahar verdi. Eğitimde şiddetin ev içinde çocuklara yansımasından, şiddeti önlemek için yapılması gerekenlere ve şiddet sarmalına vur yapıldı.
ÜÇ KADINDAN BİRİ ŞİDDET GÖRÜYOR
Birleşmiş Milletler kadın şiddeti raporlarında dünyada her üç kadından birinin fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldığını dile getiren Anadol, ülkede kadına şiddet ve cinayetlerinin başlıca sebeplerinin berdel, namus ve töre, erken evlendirme, başlık parası, kadın ticareti, cinsel organ sakatlanması, eğitimde ayrımcılık, cinsel taciz, cinsel saldırı, zorla evlendirme, bekaret kontrolü, erkek çocuk tercihi, kumalık ve aile içi tecavüz olduğunun altını çizdi.
Duygusal şiddetin fiziksel biçimde olmadığı, görüntüde iz bırakmadığından az önemsendiğini belirten Anadol, “Duygusal şiddet örtülü biçimde olduğu için fiziksel şiddet kadar önemsenmiyor. Toplumda duygusal şiddeti en iyi anlatan söz ‘dil yarası geçer de gönül yarası geçmez’ sözüdür. Ülkemizde her 2 kadından biri duygusal şiddet görüyor. Ülkemizde şiddete uğrayan her 2 kadından biri şiddete uğradığını söylemiyor. ‘Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmemek, kızını dövmeyen dizini döver, nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir’ sözleri duygusal şiddet içeren sözlerdir.” ifadesini kullandı.
UTANMASI GEREKEN KADIN DEĞİL ERKEK
İstanbul Barosu avukatı Hülya Gülbahar da yaptığı açıklamada,Gülbahar, “Ne yazık ki ülkemizde koca eşine şiddet uyguluyor eşinin gözü ve yüzü mosmor oluyor, sokağa çıkmada utanan ise yine kadın oluyor. Şiddeti uygulayan koca ise hiç bir şey olmamış gibi takım elbisesini kravatını takarak apartman çıkarak işine gidiyor. Dayak yiyen eşi ise morarmış gözü ve yüzünü göstermemek için dışarı çıkamıyor. Esas utanması sokağa çıkması gereken ise eşine dayak atan kişi. Fakat ülkemizde bunun tam tersi oluyor” dedi.
Gülbahar, “Kadına şiddetin en önemli temellerinden birinin de kadınların hizmet edecek ve itaat edecek kişiler olarak görülmesi. Ülkemizde öyle şiirler var ki şaşarsınız. Bir şiirde dağ gibi erkek evlatlar doğurdum, dal gibi kız evlatlar doğurdum deniliyor. Bu şiir aslında toplumdaki kadın ayrımcılığı en açık şekilde özetliyor” şeklinde konuştu.