Antalya’da 3 polis memurunu şehit eden şizofreni hastası Çağrı Danışman’ı yaralı yakalayıp, sistematik işkenceyle öldürdüğü iddiasıyla yargılanan polisler, cebir ve darpta bulunmadıklarını ileri sürdü.
Antalya’da 3 polis memurunu şehit eden şizofreni hastası Çağrı Danışman’ı yaralı yakalayıp, sistematik işkenceyle öldürdüğü iddiasıyla yargılanan polisler, cebir ve darpta bulunmadıklarını ileri sürdü. Baba Cemil Danışman ise “Polis yapmadıysa oğlumun kemikleri nasıl kırıldı” diye tepki gösterdi.
Antalya’da 4 Ekim 2012’de 3 polis memurunu şehit eden şizofreni hastası Çağrı Danışman’ın sağ olarak yakalandıktan sonra işkence edilerek öldürüldüğü iddiasıyla 22 polis hakkında açılan davanın görülmesine Antalya 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmaya, haklarında ‘kasten öldürme’, ‘kendini savunamayacak kişiye işkence yapma’ gibi suçlardan dava açılan, 2’si olaydan sonra emekli olan 22 sanık polisten 21’i katıldı. İbrahim Aydın Y. adlı emekli polis memurunun, ayağını kırdığı için duruşmaya katılamadığı belirtildi.
Davanın ilk duruşmasında, 22 tanıktan 16’sı hazır bulundu. Çağrı Danışman’ın annesi Melek ve babası Cemil Danışman ile her iki tarafın avukatlarının da katıldığı duruşmayı, sanık polislere destek için emniyet mensuplarından da çok sayıda kişi izledi.
Sanık polisler, Çağrı Danışman’ın çatışmada yaralı ele geçirildiğini, sonrasında yaşamını yitirdiğini söyledi. Sanık polisler, Çağrı Danışman’ın vücudundaki kırıkların nasıl meydana geldiği konusuna ise değinmedi.
Sanıklardan Burhan D., “Şahıs yaralı ele geçirildiğinde ne ben, ne diğer polislerden tekme atan olmadı. Yaralı şahsa darp ya da cebirde bulunmadım. 3-5 dakika sonra gelen ambulansla da hastaneye gönderildi” dedi. Diğer sanık polisler de benzer ifadeler verdi.
‘OĞLUMUN KEMİKLERİ NASIL KIRILDI’
Şikayetçi Cemil Danışman ise oğlunun yaralı ele geçirilip kemikleri kırılarak öldürüldüğünü ileri sürdü. Emekli elektrik mühendisi Cemil Danışman, “Oğlum şizofreni hastası olunca toprakla uğraşması için Bucak’ın bir köyünden arazi satın aldım. Burayı güzel bir çiftlik haline getirmişti. Oğlum olayda kullandığı tüfeği domuzlardan korunmak için almış. Çünkü Bucak’taki tarlayı domuzlar basıyordu. Onlara bile ateş etmedi. Oğlum yılandan korkardı. Yılanlara ateş ettiği olmuştur. İddia edildiği gibi keskin nişancı da değildi. Tüfeği satmasını istemiştim. Muhtemelen Antalya’ya tüfeği satmak için getirmiş. Oğlum yaralı ele geçirildiği halde işkenceyle öldürülmüştür. Çünkü oğlum hakkında verilen raporlarda kafada, damakta, çenede kırıklar mevcut. Dolayısıyla oğlum darp edilmiştir. Bu kırıkların sebebi darp ve cebirdir” diye konuştu.
Melek Danışman da sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, “Sanıkların cezalandırılmasını istiyorum. Benim oğlum karıncayı bile incitmeyen biriydi” dedi.
TÜM SANIKLAR SUÇLUDUR
Danışman ailesinin avukatı Münip Ermiş ise “Müvekkillerimin oğulları yaralıyken polise herhangi bir direnmede bulunmamıştır. Sanıklar savunmalarda da bu beyanları kendileri ifade etmiştir. Biz bu savunmalardan silah kullanma dışında herhangi bir maddi güç gerektirecek direnme olmadığını anlıyoruz. Bu hususun altını çizmek istiyorum. Söz konusu kırık ve yaralanmaların darp ve cebir şeklinde oluştuğunu ifade etmektedir. Bu tip operasyonda katılan görevlilerin hepsi bir şekilde eyleme dahil edilerek meslektaşlarının aleyhine beyanda bulunmaları engellenmeye çalışılmıştır. Söz konusu eylem, saç vasfı yönünden değerlendirildiğinde ağırlaştırılmış işkence suçunu oluşturmaktadır. ve bu sorumluluk cezai anlamda tüm sanıklar yönündendir. Eyleme katılan tüm sanıklara sirayet eder” diye konuştu.
Sanık avukatlarından Süleyman Çalıkuşu da “İstanbul Adli Tıp Kurumu 1’inci İhtisas Dairesi’nin raporunda açıkça vurgulandığı üzere tıbben ayrımın mümkün bulunmadığı belirtilmiştir. Dolayısıyla bu suça işkence ya da neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence vasfı verilmesi mümkün değildir” diye konuştu.
Duruşma, ifadesi alınmayan tanıkların ve yaralıya müdahale eden 112 ekibinin dinlenmesi için ertelendi.