SOKAK

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri’nden Gezi Davası kararı ve Altın Portakal’a ilişkin açıklama

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, Attalos Meydanı’nda bir araya gelerek Gezi Davası kararı ve Altın Portakal’a ilişkin bir basın açıklaması yaptı

 

Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, bugün (2 Ekim) Attalos Meydanı’nda bir araya gelerek Gezi Davası kararı ve Altın Portakal’a ilişkin bir basın açıklaması yaptı.

Eylemde “Sanata sansür işlemez” ve “Gezi tutsaklarına özgürlük. Gezi onurumuzdur” yazılı pankartlar taşındı.

Basın metnini okuyan Kadriye Tuğcu şunları söyledi:

Özgürlüklerimiz için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz…

Mayıs seçimlerinin ardından faşizmin yeni bir saldırısı altındayız. Ülkemizdeki hak ve özgürlük mücadelelerine, laikliğe, halkın demokrasi mücadelesi ile özdeşleşmiş kimi simgelerine, kültüre ve sanata bir saldırı sürdürülmektedir. Bunları, laikliğe aykırı ÇEDES uygulamaları, konser festival iptalleri, Gezi davası kararları, emekçilerin sürdürdüğü örgütlenme ve hak taleplerine yapılan saldırılardan görmekteyiz.

İçinde bulunduğumuz dönem ağır ekonomik kriz ve yoksullaştırma saldırısına karşı halkın tepkilerinin yoğunlaşacağı bir dönemin başındayız. İktidar solu ilerici güçleri etkisizleştirme, halkın dikkatini gerçek sorunlardan ve sorumluluklarından kaçıracak baskı ve algı operasyonlarına hız vermiş gözükmektedir.

Son günlerde yaşanan kimi gelişmeler, saldırının boyutunun ne olduğunun görülmesi açısından önemlidir. Gezi davasında hukuk dışı alınan kararlar, kentimizde Altın Portakal film festivalinin iktidarın darbe dönemlerini aratmayan sansür ve baskılarıyla iptal ettirilmesi önemli gelişmelerdir.

Geçtiğimiz günlerde Yargıtay 3. Ceza dairesinin, Osman Kavala’ya verilen müebbet hapisi, Çiğdem Mater’e, TİP milletvekili Can Atalay’a, Tayfun Kahraman’a ve Mine Özerden’e verilen 18 yıl cezayı alelacele ve hukuksuz olarak onama kararını kabul etmiyoruz. Verilen bu karar yargının geldiği noktayı gözler önüne seriyor.

Gezi davasında mahkûm etmeye çalıştıkları milyonların eşitlik, özgürlük, adalet kavgasıdır. Gezi halktır, yargılanamaz. Meydanları aynı ruhla dolduran emekçilerin ve tüm ezilen halkların en meşru isyanıdır Gezi. Bizler biliyoruz ki; asıl yargılanması gerekenler Abdullah’ı, Ethem’i, Ali İsmail’i, Ahmet’i, Berkin’i, Mehmet’i, Hasan Ferit’i katledenlerdir. Gezi’ye ve gezi ruhuna sahip çıkıyoruz. Birlikteyiz, milyonlarız verilen bu hukuksuz karar gerçeği değiştirmeyecek. Gezi Onurumuzdur demekten bir adım geri atmayacağız. Arkadaşlarımızı alacağız elbet! Eşit, özgür, insanca yaşayacağımız bu ülkeyi, omuz omuza inşa etme mücadelemizden de asla vazgeçmeyeceğiz.

Öte yandan Tuğcu, Antalya Altın Portakal Film Festivali ile ilgili gündeme dair de şunları söyledi:

Kentimizde düzenlenen 60. Altın portakal film festivali programında yer alan yönetmen Nejla Demirci’nin “Kanun Hükmü” filminin iktidarın baskısıyla programdan çıkarılması ile başlayan sansür girişimi ve kriz, festival ve belediye yönetiminin basiretsiz tutumu sonrasında festivalin iptaline kadar varmıştır.

“Kanun Hükmü” filmi iktidarı neden bu kadar rahatsız etmiştir? KHK ile görevden alınan, aynı zamanda yönetmen Nejla Demirci’nin kardeşi olan KESK-Sağlık Emekçileri Sendikası üyesi Dr. Yasemin Demirci ve KESK-Eğitim Sen üyesi Öğretmen Engin Karataş’ın işlerine dönme mücadelesini konu alan bu belgesel, KHK’lar ile yapılan hukuksuzluğu adaletsizliği ortaya koyduğu için iktidar tarafından hedef alınmıştır.

Yönetmen, daha belgeselin çekiminden başlayarak birçok engellemeyle karşılaşmıştır. Çekimlerin engellenme girişimlerine karşı, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru, yönetmen Nejla Demirci’nin ifade özgürlüğünün engellendiği ve tazminat ödenmesi kararı ile sonuçlanmıştır. Belgeseli çekilen KHK ile işlerinden edilen iki KESK üyesi hakkında ise hiçbir yargı kararı yoktur. Belgesel hakkında açılan bir soruşturma da yoktur. Üstelik belgeseldeki iki kişiden biri olan Dr. Yasemin Demirci, sürdürdüğü adalet mücadelesi sonucunda görevine iade edilmiştir.

İktidar sahipleri Kültür Bakanlığının belgeseli FETÖ propagandası olarak yaftalamaya çalışmıştır. Bu belgesel için FETÖ propagandası diyerek sorumluluklarınızın olduğu darbe gerçeğini ve darbeyi bir diktaya dönüştürme gayretlerinizin üstünü kapatamazsınız. Darbe yapmaya girişen bu cemaat ile kol kola gezen sonrada aldatıldık diyen sizlersiniz. Darbe girişimi sonrası KHK ile ihraç edilen binlerce ilerici, sol, sosyalist ve yurtseverin ömrü bu cemaatle kavga ile geçmiştir. AKP iktidarının asıl korktuğu şey işte bu gerçeklerin ortaya çıkmasıdır.

Antalya Büyükşehir Belediyesi, belgesel hakkında hiçbir yargı kararı ya da soruşturması yokken iktidarın baskılarına teslim olmuş, süreci yönetememiş sonuçta festivali iptal etmiştir. Belediye başkanı Muhittin Böcek, iptal ettiği festivalin bu yıl içinde tekrar yapılacağını açıklamıştır. Buradan soruyoruz. Bu festivalde “kanun hükmü” yani “malum film” yer alacak mı? Yer almazsa eğer, iptal kararınız, yönetmenin belediyenizin sansür kararınıza karşı açtığı davadan, iktidarın baskılarından ve bu filmden kurtulmak için bir bahane olarak anlaşılacaktır. Karşımızdaki faşist iktidarın belediyenize, ülkemizin özgür sanatına, adalete yaptığı bu saldırının cevabı ancak bu filmi göstermekle verilebilir. Faşist baskılar karşısında atılan her geri adım halkın demokrasi özlemlerine bir darbedir.

Sinema emekçilerinin haklı direnişini ve toplumun her kesiminden gelen sanatta sansürü kabul etmiyoruz çığlığını büyüteceğiz. Altın portakal film festivali Antalya halkınındır. Bu festivalin düzenlenmesi ile ilgili bundan sonra aktif tavır alacağımızı da buradan duyuruyoruz.

Türkiye halklarının eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesine yapılan saldırılara karşı her zaman olduğu gibi omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz.

Benzer Yazılar